Posts

Geçici İşçi

…. böylelikle işçi sınıfı, çalışma süresini 12 saat ile sınırlandıran anlaşmaya imza atarak kafesinin kapısını kendi elleriyle kilitlemiş oldu. Bunun üst limit değil, resmi bir çalışma süresi olduğunu anlayamamışlardı. Şehrin en berbat yerlerinde kurulmuş, ev olarak adlandırdıkları ancak bir neandertalin bile yaşamayacağı barınaklarda ikamet ediyorlardı. Bu izbe yerlerden fabrikaya ulaşmak için harcadıkları zamanı çıkarınca kendilerine kalan 1-2 saati yaşam olarak kabul etmeye razı olmuşlardı. Bilinmelidir ki emek tahtırevanında yolculuk eden hiç kimsenin buradan inmeye niyeti yoktur. O ya da bu nedenle çalışma sürelerini uzatıyor, yükçülerinin yaşam dediği 1-2 saati de almak için fırsat kolluyorlardı. O dönemin detaylarına bir başka yazımızda değineceğiz. Ancak gerçek o ki, eskiden yaşananları hayretle karşılayan günümüz insanlarının hayatı da çok farklı değil. İşe çamurun içinde sürünerek değil de metroyla gitmek ya da… Genç adam elinde tuttuğu gazeteyi buruşturarak atmaya yeltendi a...

Dünyayı Zenginleştirme Programı

Image
Dünyayı Zenginleştirme Programı, seyahat kodu: 812-756BG. Yeni keşifler çağındaki sıradan bir görev, yıldızlararası yolculuğun açtığı pencereden görülen alelade bir manzara. Ancak söylemeliyim ki bunlar benim düşüncelerim. İçinde bulunduğumuz dönemi yeni keşifler çağı olarak tanımlayan ya da pencereden görüneni benim gibi yorumlayan başkaları olduğundan emin değilim. Birilerinin masa başında oturup bu döneme isim vermek için çabaladıklarını da düşünmüyorum; belki benzer görevlere gönderilen birkaç arkadaşım. Tek başına yolculuk etmek sıkıcı ancak düşünmek için bolca zamanınız oluyor. STV-3’lerin veri deposu oldukça geniştir. Sadece görevimizle doğrudan ilgili bilgilere değil, insanoğlunun yazdığı tüm eserlere erişebiliyoruz. Birinci atlama noktasına gelene kadar geçen zamanda en ilgimi çeken konu tarih oldu. Gücü elinde tutanların o gücün kaynağına nasıl hükmettiğini öğrenmek çok ilginç. Her ne kadar bu konunun artık bir önemi yokmuş gibi görünse de kudretin evrimi bence bilinmeli. Za...

Kavuşma

Kaçınılmaz son iyice yaklaştı; ölüyorum. Ve ben hala belki de sonumu getiren bu bakış açısıyla düşünmeye devam ediyorum. Evet, bir değişim var ama ben bulunduğum yerde sabitim. Doğum ve ölümün iki ucunda olduğu hayatsa sürekli hareketli. Her şey bana doğru geliyor, seçme şansım yok. Neyle karşılaşırsam karşılaşayım, kabul etmek zorundayım. Kaderi, olan biten her şeyi. Değiştirmek için bir çabam yok, kabullendim. Gerçi istesem de yapamam artık, kontrolüm altında değil. Eskiden böylesine yaşlı değildim. Ölenlerin yerine sürekli yeni hücreler doğuyordu. Genç sistemler ve onların getirdiği sonsuz canlılık. Benim için yaşamak buydu. Zamanı gelen ölümler ve kalıntılardan doğan yeni hayatlar. Fakat bir tanesinin her şeyi mahvedeceğini nereden bilebilirdim? Diğerlerine de sirayet eden zehrin korkunçluğunu, sonumu getirecek kudrete sahip olduğunu nasıl ön görebilirdim? Başlarda dikkatimi çekmedi. Ne de olsa o da diğeri gibi bebek bir hücreydi sadece; masum ve görevini yapan. Ancak zaman geçtik...

Başlık

Özgürlük. Yıllarımı geçirdiğim fabrikadan dışarı attığım ilk adımda hissettiğim duygu buydu. Bir anlığına görünüp kaybolmuş olsa da oradaydı, eminim. Amacıma ulaşmak üzereydim; özgür bir insan olarak ölecektim. Başaramadım. Her ne kadar şimdi adına fabrika diyor olsam da Üretim ve Gelecek Merkezi, hayatınızın sonuna kadar dışarı çıkmadan yaşayabileceğiniz biçimde kurulmuş küçük bir şehirdi. “Bu zehirli dünyanın ortasında inatla hayatına devam eden nadide bir çiçek.” ÜGM’yi böyle tanımlamıştı girişteki karşılama görevlisi. Üretim ve transfer alanları, yatakhaneler, yemekhane, hastane ve yaşamak için gereken ne varsa. Başlarda, Dünyadaki hayatlarını bırakıp bu yeni gezegende umut aramaya gelen binlercesi gibi beni de etkilemişti çiçek . Hayatım boyunca ev diye nitelendirebileceğim ilk, belki de son yerdi. Bu gezegene gelmek zorunda olan birçokları gibi ben de evsizdim. Şimdi anlıyorum ki bir yere bağlı olmadan yaşadığım o zamanlar gerçekten özgürmüşüm. Yapabilecekleriniz...

Sığınma

Hedefine doğru yavaşça ilerleyen eski püskü geminin bir benzerini daha bulmak çok zordu. Uzun yıllar önce epey yaygın olarak kullanılmasına rağmen artık çağın gerisinde kalmış, yalnızca özel amaçlara hizmet eder olmuştu. Bu modellerin hala çalışıyor olması çoğuna göre mucizeydi. Zaten Martı da uzun süren yolculuk boyunca her fırsatta yaşını belli etmekten çekinmemişti. Ne var ki, Kaptan Burly’den başka bu işaretlere aldırış eden yoktu. Yolcu sayısı kapasitesinin çok altındaydı; mürettebatla birlikte yirmi kişi ya var ya yoktu. Zaten geminin asıl yükü yolcuların bedeni değil, kalplerindeki umuttu. Uğradıkları her durakta kara bir örtü gibi üzerine çullanan karamsarlıkla yavaş yavaş yok olan umut. Dört ayrı yerde sığınma talebinde bulunmuşlar ancak hiçbirine kabul edilmemişlerdi. Her reddedilişlerinde kara örtünün ağırlığı artmış, dokusu ışığın girmesine izin vermeyecek biçimde sıklaşmıştı. Ortak alanda oturmuş sığınmacıların her biri farklı düşünceler içerisindeydi. Hiçbir zaman pek ne...

Ulak

1 – Algı ötesi yöntemlerin kullanımı genelde ters teper. Sizi bir sonuca götürmeyeceği gibi, büyük ihtimalle başınızı belaya sokacaktır. 2 – Bir bedenle bütünleşirseniz, yolun sonuna kadar birliktesiniz demektir, dikkatli olun. 3 – Bazen ihtiyacınız olan yöntem, en göz ardı etmek istediğiniz gerçekte gizlidir. 4 – Kavramaya hazır olmadıkları konuları anlatmayın, doğru olsalar bile. Sahaya Çıkış Ders Notları, V. Bölüm – Genel Kurallar. Doheria’nın bakımsız sokakları, paçavralar içindeki adamın bir önceki ziyaretinden daha kötü durumdaydı. Çamura basmadan yürümek için kullanabileceğiniz minik kuru adacıklar görünmez olmuş, sadece bileğinize kadar batarak kurtulabileceğiniz gizli tepeciklere dönüşmüştü. Şehrin üzerine çökmüş pis koku ise hemen hemen aynıydı. Ne var ki kasvetli ve ağır havada etkisi daha da güçlü hissediliyordu. Büyük çoğunluğu terk edilmiş durumda olan binalar birer yıkıntıya dönüşmüş, insanlarsa her zamankinden çok daha mutsuz ve karamsar hale gelmişti. Şehir neredeyse t...

Galaksinin Kapısı

Üzerinde sadece küçük bir ekran bulunan metal masanın başındaki iki kişi, sessizce düşük kalitedeki yayını takip ediyordu. Ufak tefek olan neşeliydi ve önemli anın gelmesini sabırsızlıkla beklerken kıpır kıpırdı. Diğerinin ise, gönülsüzce de olsa gelmek zorunda olduğu bu buluşmanın bir an önce bitmesini istediği her halinden belli oluyordu. Gizlemek için çaba sarf etmediği memnuniyetsizliği, neşeli olanın tekrar konuşarak gergin havayı dağıtmayı denemesine neden oldu; – Başlamak üzere. Az sonra ne kadar dürüst bir satıcı olduğum ispatlanmış olacak. Bu sözlerden sonra attığı kahkaha, diğerinin de hafifçe tebessüm etmesine neden oldu; – Ona ne şüphe! Ama sıkılmaya başladım. Neden hala bekliyoruz? – Programa üye tüm ülkelerin temsilcileri orada ama Barış Ağı üzerinden de canlı yayın yapılıyor. Kimlerin izlediğini bir bilsen… Kararlaştırılan saatin gelmesini bekliyorlar. – Barış Ağı mı? – Evet. Tüm gizli ve pis işlerin ismine “barış” kelimesini katmak bi...