Müdahale
“Bedenlerinin marifetiyle yapamadıklarını, geliştirdikleri aletler yardımıyla gerçekleştirmeyi öğrendiler. Şimdilik barınak hazırlamaya ve yiyecek bulmaya yarayan araçlar yapıyorlar. Ne var ki zaman zaman birbirlerine zarar vermek ve kendilerini ispatlamak için de kullandıklarını gördüm. Birlik olmayı ve ortak amaç için çabalamayı öğreniyorlar. Bu zamana kadar en fazla elli kişilik gruplar tespit edebildim ancak sayıları hızla artıyor. Dahası, topluluklar arası işbirliğine de çok yakınlar.“
Analist Vilfrem Meku, yeni gelen raporun sonuç bölümünü okuduktan sonra durakladı. İncelediği iki analizin de biraz daha dikkati hak ettiğini düşünmeye başlamıştı. Çok eskiden yazılmış ilk raporun son paragrafına tekrar göz gezdirdi;
“Enstitünün bu gezegeni denetim altında tutmasında ve yaşamın gelişimini yakından takip etmesinde fayda var. Kendileri için tehdit oluşturmaya başlamaları sonrasında müdahale edilmese de, diğer gezegenlere ulaşma yetkinliğine kavuşmaları durumunda müdahale zaruridir. “
Dünyalar arasındaki dengeyi korumak amacıyla kurulan Enstitü, geçen yıllar içerisinde var olma amacını güncellemişti; artık gezegen içindeki yaşamların devamlılığından da sorumluydu. Vilfrem’in incelemekte olduğu dünyada, türlerin yaşam hakkı için bir tehdit ortaya çıkmış görünüyordu; göz ardı edilmezdi. Sadece iki ziyaret gerçekleştirilmiş olmasına rağmen araştırmacıların tespitleri ürkütücüydü. Gelecekte diğer gezegenlerdeki yaşamlar için bile tehdit olabilecek bir tür, kendi dünyasındaki canlılar için çok daha tehlikeli bir düşman olacaktı.
Vilfrem Meku, yeni başladığı görevinde ciddi bir sınavla karşılaştığını düşünmeye başladı. Evrendeki canlı türleri ve birbirleri ile olan etkileşimleri konusunda parlak bir akademik geçmişe sahipti. Her ne kadar başka yaşamlarla etkileşimi deneyimlememiş olsa da, türlerin birbirlerine karşı davranışları konusunda epey teorik bilgi edinmişti. Raporlarını incelediği gezegeni düşündü. Araştırmacıların analizlerinde değindikleri tehlikeli yaşamların gezegen içerisinde birbirilerini dengeleyeceğine ikna olmuştu. Ne var ki aralarından bir türün sivrilmesi ve diğerlerinin erişemeyeceği hızda gelişim göstermesi apaçık felaket demekti. Önce gezegendeki diğer yaşamlar, sonra öteki dünyalar. Eski tarihli rapordaki bölümü tekrar okudu;
“Diğer taraftan, mutasyona çok açık ve değişkenler. Eğer herhangi bir tür, diğerlerinden daha hızlı gelişmesine olanak verecek bir mutasyona uğrarsa, yaşam çeşitliliği ve gezegenin dengesi ciddi biçimde tehlike altında demektir.”
Kısa bir duraklamadan sonra kararını vermişti, kurum içi prosedürleri kurcalamaya başladı. Acil toplantı çağrısının nasıl yapılacağını gösteren yönergeleri arıyordu. Göreve yeni başlamış da olsa bunu yapabileceğini okulda öğrenmişti. Bir analistin müdahale komitesini en son zaman toplantıya çağırdığı bilinmese de, her şeyin bir ilki olmalıydı.
* * * * *
– Bu aşamadan sonra bahsettiğiniz türe müdahale etme şansımız maalesef yok, Sayın Meku.
Diğerlerinden daha yaşlı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen komite başkanı hızlı ama anlaşılabilir şekilde konuşuyordu. Tamamen mavi giysiler içerisindeydi. Acil toplantı konusunda analistin heyecanına katıldığına dair herhangi bir emare göstermiyordu; tıpkı odadaki diğer iki kişi gibi.
– Peki tehlikenin büyüklüğünü görmüyor musunuz? Gelecekte diğer yaşamlar üzerinde her ne pahasına olursa olsun hakimiyet kurmak isteyecek bu türün ilerlemesine nasıl göz yumabiliriz? Görmezden gelmek kuruluş ilkelerimiz ile çelişmiyor mu?
Bu defa Üstad Koldzu söz aldı. Statüsüne uygun biçimde yeşil giysiler içerisindeydi. Hiyerarşide Başkan Yudlo’nun hemen altındaydı ve zamanı geldiğinde mavi cüppe için en önemli adaylardan biri olacaktı.
– Analist Meku. Görevinizi yapma konusundaki isteğiniz ve işinizi ciddiyetle ele almanız beni son derece memnun etti. Ne var ki, yöntem ve ilkelerimiz konusunda biraz daha bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Enstitü, türlerin gelişimini terse çevirecek müdahalelerde bulunmaz. Zor kullanmak ya da savaşmak da usullerimiz arasında değildir, asla olmayacak.
Vilfrem Meku’nun toplantı öncesindeki heyecanı yerini mahcubiyet ve öfkeye bırakmaya başlamıştı. Enstitü’nün görevini nasıl gerçekleştirdiğine dair yeterince araştırma yapmadığı için kendine kızıyordu. Öğrenmek yerine tahmin etmeyi seçmiş, tehlikeli türlerin silah yardımıyla yola getirildiğini düşünmüştü. Gerçi görevi müdahaleleri gerçekleştirmek değil, yaşam formlarının gelişimini analiz etmekti ama ortalığı velveleye vermeden önce biraz daha bilgi sahibi olmalıydı. Toplantının geri kalanında gerekmedikçe konuşmamaya karar verdi.
Genç analistin zihninde olup biteni az çok tahmin edebilen Üstad Kodzu devam etti;
– Kendimizi hiçbir zaman diğerlerinden üstün görmedik, değiliz de zaten. Görevimiz bulutların üstünde oturup aşağıya emirler yağdırmak değil. Tüm canlılara saygı duyarak yaşatmak ve geliştirmek; bunun için varız. Müdahalelerimiz dengeleme üzerine kuruludur. Fakat bunu öne çıkan türleri aşağı çekerek değil, altta kalmış olanları yukarı ittirerek yaparız. Nistor, Barakin, Endruya; bu gezegenleri biraz daha detaylı incelemenizi öneririm. Eminim ki çalışmalarınızdan sonra Enstitü hakkında daha fazla bilgiye sahip olacaksınız. Unutmayın genç dostum; kullandığınız güç, onu yönlendirdiğiniz hedeftekine eklenirse başarmış sayılırsınız. Tersi yıkım ve kayıp demektir. Birbirini dengeleyecek ne kadar kuvvet varsa gelişim o denli çabuk olur. Enstitünün görevi işte bu güçleri yaratmaktır.
Bu sözlerden sonra genç analistin duyduklarını sindirmesini bekledi. Vilfrem Meku’nun söylenenleri anladığına kanaat getirince devam etti;
– Bu arada, içiniz rahat olsun; bizi toplamanıza neden olan gezegene müdahale için gereken çalışmaları başlattık. Üstad Kertzin bu konuyla bizzat ilgilenecek.
Son cümleyi söylerken kafasını sessizce oturmakta olan diğer yeşil giysili katılımcıya çevirmişti. Kapüşonun içinden gelen belli belirsiz onay hareketini, beklemeyenlerin algılaması olanaksızdı.
* * * * *
Genç insan, ölmüş hayvanların derilerinden yaptığı giysisine baktı. Sonbaharın kendini yeni yeni göstermeye başlayan soğuna karşı bile işe yaramıyordu artık. Kışı bu halde geçirmesinin olanaksız olduğunun farkındaydı. Yere döktüğü meyveleri hatta bazen dallarındakileri bile toplamasına izin veren ağaç dostlarını ziyaret ettikten sonra, biraz yün için dört ayaklı beyazlara gitmesi gerekecekti. Bu defa zorluk çıkarmayacaklarını umuyordu. Biraz sinirliydiler ama oturup konuştuklarında ortak noktada buluşabiliyorlardı. Zaten başka şansı da yoktu, her daim dostluğa meyilli ve hoş sohbet olan bitkilerin, tüm gereksinimlerini karşılaması mümkün değildi. Uzun süredir izlenmekte olduğundan habersiz, tekrar yola koyuldu.
Üst seviye gezegen araştırmacısı bu defa hedefini takip etmedi. Akıllı yaşam çeşitliliği nedeniyle yüksek gizlilik içinde yürüttüğü çalışmaları tamamlanmak üzereydi. Sadece insanları değil, tüm türleri incelemiş ve raporunu hazırlamıştı. Bu akşam başlatacağı veri transferinin Vilfrem Meku tarafından merakla beklendiği biliyordu. Diğer türlerin gelişiminin hızlandırılmasıyla denge kurulmuş, insanlar artık gezegen için bir tehdit olmaktan çıkmıştı. Çeşitliliğin nasıl yönetilmesi gerektiği ve gelecekte karşılaşılabilecek sorunlar için daha uzun süren bir araştırma yapılması gerekecekti.